González de Echávarri, nörolog: "Fibromiyalji ne insanların uydurduğu bir şey ne de psikolojik bir şey; bir değişim var"

12 Mayıs'ta kutlanan Dünya Fibromiyalji Günü vesilesiyle, nörolog ve bilim eğitimcisi Chema González de Echávarri, sosyal medyada bu hastalığı çevreleyen bazı damgaları çürüttüğü bir video yayınladı. Uzman , titiz bir inceleme yoluyla, bilimin bu tanıya sahip hastalarda belirlediği çeşitli türde değişiklikleri sunuyor. Amacı açık: Görünürdeki görünmezliği nedeniyle genellikle küçümsenen veya hatta sorgulanan bir durumun biyolojik boyutuna ışık tutmak.

Nöroloğun da açıkladığı gibi, en dikkat çekici yönlerden biri merkezi sinir sisteminin rolüdür. González de Echávarri'ye göre, fibromiyaljisi olan kişiler ağrı işlemede aşırı uyarılabilirlik yaşarlar. Bu, ağrılı uyaranlar hafif olsa bile "beynin aşırı tepki verdiği" anlamına gelir. Ayrıca, ağrının engelleyici mekanizmalarında bir değişiklik olduğunu ve bunun da vücudun bu zararlı sinyalleri düzgün bir şekilde düzenlemesini engellediğini de ekler.

Nörolog tarafından ele alınan bir diğer nokta da beyin kimyasındaki dengesizliktir. Açıkladığı gibi, "glutamat, P maddesi, dopamin, serotonin ve norepinefrin salgılanmasında değişiklikler bulunmuştur", bunların hepsi doğrudan ağrı modülasyonunda yer alan bileşiklerdir. Hastaların deneyimlediği rahatsızlığın neden öznel veya hayali olmadığını, bunun yerine ölçülebilir bir nörokimyasal yansıması olduğunu anlamamıza yardımcı olan tam da bu dengesizliklerdir.

Uzman ayrıca araştırmaların fibromiyaljisi olan kişilerde genetik ve epigenetik varyasyonlar tespit ettiğini belirtiyor. Bu değişiklikler, dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin taşınmasıyla ilgili genleri ve stres, inflamasyon ve ağrıya yanıtta yer alan diğer genleri etkiliyor. Bu, hastalığın tek bir faktöre değil, genetik yatkınlık ve dış tetikleyicilerin bir kombinasyonuna yanıt verdiği hipotezini güçlendiriyor.

Bu tetikleyicilerden biri, vücudun ana hormonal düzenleme yollarından biri olan hipotalamus-hipofiz-adrenal ekseniyle ilişkili olabilir. Fibromiyalji hastalarında, "stres hormonu olan kortizolün salgılanmasında anormal bir tepki vardır" . Bu işlev bozukluğu kronik ağrıya ve aşırı yorgunluk veya sürekli uyanıklık hissi gibi diğer semptomların ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.

González de Echávarri ayrıca hastaların vücutlarında düşük dereceli inflamasyon belirtilerinin varlığından bahseder. Bazı çalışmalar hem plazmada hem de beyin omurilik sıvısında proinflamatuar sitokinlerin yüksek seviyelerini tespit etmiştir ve bu da kalıcı bağışıklık aktivasyonunu göstermektedir. Dahası, nörofilamentler gibi nöronal hasarla ilişkili proteinler tanımlanmıştır ve bu da hastalığın organik bir temeli olduğu fikrini daha da güçlendirmiştir.

Kalp atış hızı ve uyku gibi istemsiz işlevlerden sorumlu olan otonom sinir sistemi de fibromiyalji hastalarında değişmiş gibi görünüyor. Nöroloğa göre bu, hastaların deneyimlediği çeşitli semptomları açıklayabilir. Bunlara uyku sorunları, yorgunluk ve bilişsel zorluklar dahildir. González de Echávarri, bu son bölümde hafızayı, sürekli dikkati ve bilgi işleme hızını etkileyen bir kafa karışıklığı veya zihinsel yavaşlık hissi olan iyi bilinen "beyin sisi"nden bahsediyor.

İletişimcinin son mesajı açıktır. "Ağrının merkezi işlenmesinde bir değişiklik var ve bu sadece tamamen psikolojik bir şey veya insanların uydurduğu bir şey değil." Fibromiyalji, onun sözleriyle, "çok karmaşık bir nörobiyolojik varlıktır, eminim ki hakkında neler olup bittiğinin yarısını bile bilmiyoruz."