Tremofobi ise şöyle ortaya çıkıyor: Deprem korkusu, deprem yaşanmadan bile gelişebiliyor.

Pazartesi günü Almería eyaletinde yer sarsıldı. Saat sabah 7:00'den hemen sonra , merkez üssü Akdeniz'de ve derinliği sadece üç kilometre olan 5,5 büyüklüğündeki bir deprem , Almería'daki birçok belediyeyi sarstı.
Herhangi bir yaralanma bildirilmese de, deprem havalimanında ve bir araba galerisinde çatı çökmelerine neden oldu ve birçok kişide paniğe yol açtı. Bazı insanlar için, salt korkunun ötesinde, bu tür olaylar kontrol edilmesi zor bir korkuyu yeniden tetikliyor: titreme fobisi, yani depremlere karşı sürekli ve yoğun korku , sandığınızdan daha fazla insanı etkileyen gerçek bir fobi.
Tremofobi, klinik olarak tanınmayan bir korkudur.DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) veya ICD-11 (Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Hastalık Sınıflandırması) gibi referans tanı kılavuzlarında resmi olarak tanınmasa da tremofobi, depremlere karşı duyulan yoğun ve mantıksız korkuyu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Ancak, tam da bu nedenle, klinik olarak doğrulanmış belirli bir fobiden değil, daha ziyade resmi olmayan veya eğitimsel bağlamlarda sıklıkla karşılaşılan bir terimden bahsedebileceğimizi belirtmek gerekir.
Anlamı, Navarra Üniversitesi Kliniği'nin (CUN) "deprem fobisi veya patolojik korkusu" olarak tanımladığı gibi bazı tıbbi ve psikolojik sözlüklerde yer almaktadır; ancak resmi bir tanımı veya yerleşik tanı kriterleri bulunmamaktadır. Uzmanlar, bu korkunun orantısız ve sürekli olduğunda, özellikle gerçek depremler yaşamış kişilerde bir anksiyete bozukluğunun parçası olabileceği veya travma sonrası stres bozukluğuna yol açabileceği konusunda hemfikirdir.
Navarra Üniversitesi Kliniği ise, "DSM-5'e göre titreme korkusu tanısı alabilmek için kişinin en az altı ay boyunca depremin gerçek tehlikesine orantısız, yoğun ve sürekli bir korku yaşaması gerekiyor" diye ekliyor.
Tremofobi nasıl tedavi edilir?Tremofobinin tedavisi, diğer birçok özgül fobide olduğu gibi, genellikle Amerikan Psikoloji Derneği'ne (APA) göre bu tür bozukluklar için en etkili yaklaşım olarak kabul edilen bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile yapılır.
Bilişsel Davranışçı Terapi, kişinin depremle ilgili mantıksız veya felaketle sonuçlanan düşüncelerini belirlemesine, bunları daha gerçekçi bir şekilde yeniden yapılandırmasına ve korkuyu besleyen davranışsal tepkileri değiştirmesine yardımcı olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi'nin temel tekniklerinden biri, hastanın korkusunu uyandıran uyaranlara kademeli ve kontrollü bir şekilde maruz bırakılmasını içeren maruz bırakma terapisidir. Bu, hastanın tolerans geliştirmesine ve kaygısını azaltmasına olanak tanır. Titreme korkusu durumunda, bu, depremlerle ilgili belgesel veya haber izlemek, sismik tatbikatlara katılmak ve hatta etkilenen bölgeleri ziyaret etmek gibi aktiviteleri içerebilir ve bu ziyaretler her zaman profesyonel gözetim altında gerçekleştirilir.
20minutos